Organik madde toprak içinde bulunan bitki ve hayvan kalıntılarıdır. Bitki gelişmesinin fazla olduğu ancak fazla su veya düşük ısı nedeni ile parçalanmanın az olduğu yerlerde, kısmen ayrışmış olan organik madde birikmeye başlar. Ülkemiz iklim koşulları dikkate alındığında ülke genelinde bu şekil bir birikimin olmaması yüksek yağış alan ve düşük sıcaklık değerlerine sahip bölgeler dışında pek olası değildir. Topraklarda az miktarlarda bulunan organik madde, toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini etkileyen en önemli faktörlerden birisi olup toprakların verimlilikleri ile yakından ilgili olan önemli yapı malzemelerinden biridir. Toprakların iyi bir strüktür kazanması, agregatların stabilitesi, toprakların su tutma kapasitesi, havalanması ve iyi tav durumunu muhafaza etmesi gibi fiziksel özellikleri geniş anlamda toprakların organik madde miktarı ile ilgilidir. Ayrıca bu özelliklerin yanında toprakların katyon değiştirme kapasitelerinin bir kısmı organik maddeden gelmektedir.
Toprağın organik maddesi denildiğinde iki kavramdan söz edilmektedir. Bunlar organik materyal ve humus’dur. Organik materyal, bitki ve hayvan doku artıklarının toprağa düşüp mineralize oluncaya değin uğradığı ayrışmanın çeşitli aşamalarındaki organik bileşiklerini ifade eder. Bu kavram içerisinde toprağa henüz düşmüş bitki ve hayvan artıkları olduğu gibi, kökeni olan bitki ve hayvan dokularına ait hiç bir iz taşımayan oldukça stabil durumdaki organik maddeler ile ikisi arasında bulunan çeşitli ara ürünleri de yer alır. Humus ise toprağa düşen bitkisel ve hayvansal artıkların mikroorganizmalar vasıtası ile ayrışması ve parçalanması sonucu oluşan, rengi kahverengiden siyaha kadar değişebilen oldukça stabil ve homojen bir maddedir. Humusun içerisinde onu oluşturan maddelerin izlerine rastlanmaz, bitki ve hayvan artıklarının kaynağının tanımını yapmak mümkün değildir. Humus, toprağın fiziksel kimyasal ve biyolojik özelliklerini düzenler.
Organik madde, tüm besin maddelerinin özellikle de azotun sürekli olarak toprakta bulunan ve kolayca yıkanmayan formunun kaynağını oluşturur. Bu nedenle toprakta ki azotun en önemli göstergesi olarak toprak organik maddesi kullanılır.
Topraklarda ki organik madde miktarı toprağa ilave edilen ve toprakta ayrışan organik madde arasındaki dengenin bir sonucudur. İklim topraklardaki mikroorganizma faaliyetlerinin hızına etki ederek toprakta organik madde miktarları üzerinde etkili olur. Genellikle sıcaklığın artışına bağlı olarak toprak organik maddesinin parçalanma hızı artar ve buna bağlı olarak organik madde miktarı azalır. Yağış ve nemin artışına bağlı olarak da bitki örtüsü sıklaşmakta ve buna bağlı olarak da potansiyel organik madde miktarı artmaktadır. Ülkemiz iklim şartları organik madde oluşumunu ve birikimini olumsuz etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkar.
Türkiye topraklarında organik madde miktarı genellikle çok az olup %1-4 arasında değişir. Bu oranın arttırılması için, organik gübre ilavesi ve anızın yakılmayarak toprağa karıştırılması gerekir. Ancak organik madde miktarının arttırılması kolay değildir. Fazla miktarlarda organik madde uygulaması yapılan alanlarda dahi toprağın nihai organik madde miktarları büyük bir artış göstermemekte, parçalanan organik madde bu süre içerisinde bütün yararlı etkilerini göstermekte, zamanla eski seviyesine inmektedir. Bu nedenle toprağın organik madde seviyesinin çok düşmesini önleyecek tedbirleri almak en doğru yol olacaktır. Bu da toprak işlemeden azotlu gübre kullanmaya ve yeşil gübrelemeye kadar birçok kültürel tedbiri içerir.
Organik madde veya humusun, hafif kumlu topraklarda su ve besin maddelerinin tutulmasını arttırmak; ağır killi topraklarda; toprak yapısını düzenlemek, havalanmayı iyileştirmek ve toprak işlemesini kolaylaştırmak gibi çok önemli özellikleri vardır.